• İletişim
  • Menopoz dönemi

    Blog Image

    Menopoz dönemi

    Biraz menopozdan bahsedelim

    Çocukluk, ergenlik, doğurganlık çağı gibi menopoz da hayatımızın evrelerinden birini oluşturuyor. Ortalama insan ömrünü 85 yıl olarak kabul edersek kadınların yaşamlarının büyük bir kısmını menopoz döneminde geçirdiği dikkati çekiyor. O zaman menopoz döneminde vücutta ortaya çıkan değişikliklerden bahsedelim.

    Menopoz nasıl başlar?

    Menopoz terimi kanamanın durması anlamına geliyor. Menopoz öncesi geçiş dönemi ve menopoz sonrası dönemi de içine alan süreç ise perimenopozal dönem olarak adlandırılıyor. Aslında menopozun oluşmasındaki en temel etken yumurtalıkların yaşlanması ve kadın vücudu için önemli olan östrojen gibi önemli hormonların artık salgılanmaması. Bu nedenle sıklıkla adet düzensizlikleri ile bu süreç kendini göstermeye başlıyor. Ardından ateş basmaları olarak da adlandırılan terleme, yüzde kızarıklık, çarpıntı, vücutta ısı artışları ile giden ataklar ortaya çıkıyor. Bu ataklar bazı kadınlarda menopozdan sonraki 10 yıllık süreçte bile devam edebiliyor.

     

    Menopozda hangi değişiklikler olur?

     

    Hormonal durumdaki değişiklikler vücutta kalp damar sağlığı üzerinde önemli rol oynuyor. Menopoz öncesi kadınlarda sıklıkla görülmeyen kalp damar hastalıkları, hipertansiyon, diyabet gibi kronik hastalıkların görülme sıklığı artmaya başlıyor. Tabi ki bu süreçte bazal metabolizma hızının yavaşlaması ve kilo almak da önemli rol oynuyor. Kemikler de bu süreçten olumsuz etkilenen dokular. Menopoz sonrasında kemik erimesi daha sıklıkla karşımıza çıkıyor. Kemik erimesi ile birlikte kırıkların görülme riski artıyor. Bilişsel fonksiyonlar yine menopoz döneminde azalıyor. Dikkatini toparlama, odaklanma problemleri yaşanabiliyor. Ateş basmaları uykusuzluk, sinirlilik, depresyona eğilimi arttırıyor.

    Cilt altı bağ dokusunda incelmeye bağlı olarak ciltte kırışıklıklar ve sarkmalar ortaya çıkıyor. Genital organlar yine bağ doku desteğini bu dönemde kaybettiği için sarkma problemi bu organlarda da sıklıkla karşımıza çıkıyor. Ayrıca idrar kaçırma, sık idrara çıkma, ani sıkışma hissi bu dönemde ortaya çıkan ya da sıklığı artan problemler arasında. 

     

    Yaşın ilerlemesi ile birlikte kanser sıklığının da arttığını unutmamak gerekli. Özellikle meme, kalın bağırsak, rahim ve yumurtalık kanserlerinin sıklığı bu dönemde artmakta.

     

    Menopoz dönemini sağlıklı geçirmek için neler yapmalıyız?

     

    Sağlıklı yaşam, dengeli beslenme ve fiziksel aktivite bu dönemde her zamankinden daha fazla önem taşıyor. Kilo kontrolünü sağlayabilmek için mutlaka günlük yaşantının içinde egzersiz ve yürüyüşler olmalı. Yıllık düzenli kontroller ve kanser için tarama testleri önemli. 

     

    Beslenmede alınması gereken önemli takviyelerden biri D vitamini hem antioksidan özelliği ile yaşlanmayı geciktiriyor hem de kemik erimesini önlüyor. Kalsiyumdan zengin ürünler olan süt peynir, yoğurt gibi ürünlerin günlük belirli miktarlarda alınması gerekli. Selenyum takviyesi beyin fonksiyonları üzerinde olumlu etkilere sahip. Ateş basmaları için keten tohumu, soya filiz, şerbetçi otu, çuha çiçeği gibi bitkisel östrojen içeren takviye gıdalar alınabilir. C vitamini tüketimi antioksidan ve bağışıklık sistemi güçlendirici özelliği nedeniyle önemli turunçgiller bolca tüketilebilir. Ginseng tüketiminin de zinde kalmak ve cinsel aktivite üzerinde olumlu etkileri mevcut.

     

     

    Kollajen nedir?Ne işe yarar?

    KOLLAJEN nedir?

    KOLLAJEN vücudumuzda üretilen ana proteinlerden biridir ve toplam protein miktarımızın %25’ini oluşturur. Vücudumuzu oluşturan hücrelerin bir arada bulunmasını sağlayan bir destek maddesidir. Vücutta 20 farklı tipte KOLLAJEN bulunmaktadır. Her KOLLAJEN tipinin farklı dokularda farklı görevleri bulunmaktadır. Örneğin tip 1 kollajen ciltteki kollajenin büyük bir kısmını oluştururken, eklemler ve kas dokusunu destekleyen bağ dokusunda ise Tip 2 kollajen bulunmaktadır.

    KOLLAJEN ne işe yarar?

    Kollajen vücutta destek görevi gören bir yapıdır. Cildin elastikiyetini sağlamaktadır. Eklemlerin bütünlüğünün korunmasında görev yapar. 30 yaşından sonra vücutta KOLLAJEN sentezi azalmaktadır. Hareketsizlik ve stres KOLLAJEN üretimini olumsuz yönde etkileyen faktörlerdir. Özellikle cildin yaşlanmasını geciktirmek ve güçlü eklemlere sahip olmak için günlük düzenli olarak KOLLAJEN tüketmemiz gerekmektedir. İnsan vücudunun günlük ortalama KOLLAJEN ihtiyacı 10 gramdır. Bu ihtiyaç vücuttaki tüm dokuların kullanması gereken toplam ihtiyaçtır. Eğer günlük KOLLAJEN tüketimi 2,5 gramın altında ise vücut temel ihtiyacı olan organlarda kullanacağı için cilde yeterince KOLLAJEN ulaşmaz.

    KOLLAJEN nasıl kullanılmalıdır?

    KOLLAJEN bir proteindir ve vücuttaki proteinlerin %25’ini oluşturmaktadır. Kalorisi düşüktür ve kullanımı kilo alımına yol açmaz. Isıya maruz kaldığında jelatinimsi bir hal alır ve sindirilmesi kolaylaşır. Hazır ürünlerde mikropartiküllere bölündüğü için vücut tarafından emilmesi mümkündür. Tip 1 KOLLAJEN balık ve sığırdan elde edilir, tip 2 kollajen ise tavuktan elde edilmektedir. KOLLAJEN piyasada tablet, sıvı ve toz şekli bulunmaktadır. En yoğun KOLLAJEN içeriği toz formlarında bulunmaktadır. KOLLAJEN ürünleri alırken içeriğindeki KOLLAJEN miktarına dikkat edilmelidir. Eğer içerikte 2,5 gramın altında KOLLAJEN bulunuyorsa beklenen etkiyi oluşturmaz. Ayrıca antioksidanlar ile tüketimi emilimi arttırır bu nedenle D vitamini, C vitamini, biyotin, N-asetilsistein gibi ürünler ile tüketilmesi etkinliğini arttırmaktadır.

    Kollajen alırken içinde früktoz bulunmamasına yani şeker içermemesine dikkat etmek gerekiyor. Şekerli kollajenler fayda yerine zarar getirdiği unutulmamalıdır. Kollajen tüketildiği dönemde karnabahar , brokoli, lahana, turp, sarımsak, soğan tüketilmesi de emilimini arttırmaktadır.

     

    Kadınlarda D vitamini eksikliği

    D vitamini ne işe yarar?

    D vitamini kemik ve diş gelişimi ve sağlığının korunması için gereklidir. Çocukluk çağında kemik gelişiminde çok önemli olan bu vitamin, özellikle ileri yaşlarda kemik erimesinin önlenmesinde de önemlidir. Doğal bir antioksidan olan D vitamini her gün düzenli tüketildiğinde meme, bağırsak ve prostat kanser gelişimini önler. İlerleyen yaşla birlikte bilişsel işlev kaybını önler, multiple skleroz, şeker hastalığı, eklem romatizması gibi pek çok hastalığın oluşmasına engel olmaktadır. Antiaging etkisi vücutta yaşlanmanın etkilerinin daha yavaş görülmesini sağlamaktadır.

    D vitamini nelerde bulunur?

    Güneş en önemli D vitamini kaynağıdır. Güneş ışınlarının cilde temas etmesi ile birlikte ciltte üretilmeye başlar. Bu nedenle özellikle bahar ve yaz aylarında yüz, kollar ve bacakların gün içinde güneş ile direk teması D vitamininin sentezlenmesini sağlayacaktır. Farklı yaş gruplarının ihtiyaçları değişmekle birlikte yetişkin bir kadında günlük D vitamini ihtiyacı 1000 ünite olarak belirlenmiştir.  Menopoz kemik erime riskini arttırmaktadır bu dönemde ihtiyaç günlük 1200 üniteye ulaşır.

    Besinlerden de D vitamini sağlamak mümkündür. Süt ve süt ürünleri D vitamininden zengindir. Hayvansal gıdalardan karaciğer, yumurtanın sarısı ayrıca balıklardan ton balığı, uskumru, balık yağı D vitaminini bol miktarda içerir.  Tatlı patates, mantar, maydanoz, yulaf gibi gıdalarda da bulunmaktadır. Besinlerden elde edilen D vitaminin güneş ışınlarından elde edilenin yerini tutamayacağı unutulmamalıdır.

    D vitamini eksikliğinde neler olur?

    Özellikle kapalı mekanlarda çalışan kişiler ve kapalı giysiler nedeniyle güneş ışığına maruziyetin azalması D vitamini eksikliğini arttırmaktadır. Günümüzde her 10 kadından dokuzunda D vitamini eksikliği görülmektedir. Özellikle hamilelik ve emzirme döneminde D vitamini ihtiyacı artmaktadır. Hamilelik sürecinde bebeğin kemik gelişimi için anne vücudundan kalsiyum ve D vitamini hızla çekilmektedir. Artan ihtiyaç karşılanmadığında kemik erimesi ve diş çürükleri ortaya çıkmaktadır.

    Menopoz dönemi de ihtiyacın arttığı dönemdir. Sadece kemik erimesini önlemek için değil yaşlanmanın etkilerini yavaşlatmak, kanser gelişimini önlemek ve kronik hastalıkların önüne geçmek için her gün düzenli olarak D vitamini takviyesi alınmalıdır.

    Günümüzde D vitamini takviyelerinin bilinçsiz kullanılması ve aşırı tüketilmesi de sağlık sorunlarına yol açabilmektedir. Yorgunluk hissi, yer ve zaman algısında bozukluk, kusma ve kabızlık gibi şikayetlere yol açmaktadır.

    Güneşten nasıl faydalanmalı

    Günlük D vitamini ihtiyacının ancak %20’si besinlerden karşılanmaktadır. Güneş ışınlarının cilt üzerinde D vitamini sentezi sağlaması asıl ihtiyacı karşılıyor. Bunun içinde öğlen saatlerinde güneş ışınlarının dik olarak ulaştığı zaman diliminde çıplak cilde güneşin teması çok önemli. Güneş koruyucu kremler de D vitamini sentezlenmesini engellemekte. Ayrıca perdenin ya da camın arkasından güneşlenmede yine D vitamini sentezlenmesini engelliyor. Beyaz tenliler için yaklaşık 20 dk yeterli iken esmer tenliler için ihtiyaç yaklaşık 40 dakika civarında olması gerekiyor.

    Sağlıklı yaşam için sadece besin takviyeleri yeterli değil düzenli uyuma, günlük düzenli egzersizler de önemli. Hastalıklarınız ve düzenli kullandığınız ilaçlar da D vitamini ihtiyacınızı değiştirebilmektedir. Bu konuda hekiminizden mutlaka yardım alın.

    WhatsApp